Platin’in Sessiz Yükselişi: Değer Artışını Ne Tetikliyor?Genellikle altının gölgesinde kalan platin, son dönemde değerinde önemli bir artış yaşadı; yıllar sonra en yüksek seviyelere ulaşarak yatırımcıların dikkatini çekti. Bu yükseliş rastlantısal değil; endüstriyel talep, arz daralması, değişen jeopolitik dinamikler ve yatırımcı duyarlılığındaki belirgin bir değişimin karmaşık etkileşiminden kaynaklanıyor. Bu temel güçleri anlamak, bu hayati endüstriyel kıymetli metalin yönünü anlamak isteyen yatırımcılar için kritik önem taşıyor.
Platinin fiyat artışının başlıca nedenlerinden biri, özellikle otomotiv sektöründeki güçlü endüstriyel kullanım alanı. Katalitik konvertörlerde vazgeçilmez olmayı sürdürüyor. Elektrikli araçların yükselişi uzun vadeli bir değişim sunsa da, hibrit araç üretimindeki güçlü büyüme talebi desteklemeye devam ediyor. Daha da önemlisi, fiziksel piyasa iki yılı aşkın süredir arz açığıyla karşı karşıya ve bu eğilimin 2025’e kadar süreceği öngörülüyor. Güney Afrika ve Zimbabve gibi başlıca üretim bölgelerinde yaşanan aksaklıklar nedeniyle maden üretimi zorlanıyor ve geri dönüşümden elde edilen ikincil arz, bu açığı kapatmakta yetersiz kalıyor.
Jeopolitik gelişmeler ve stratejik yatırımlar da platinin yukarı yönlü hareketini daha da pekiştiriyor. Çin, mücevher ve yatırım için platine yönelen tüketiciler sayesinde güçlü bir talep artışı göstererek kilit pazar haline geldi. Bu, dünyanın en büyük tüketici pazarının yaptığı stratejik bir dönüşüm olup, Çin’in yeni ticaret sistemleri ve vadeli işlem sözleşmeleri geliştirme çabalarıyla desteklenerek küresel platin fiyat keşfini yeniden şekillendiriyor. Aynı zamanda, platine olan yatırımcı güveni de artıyor; borsa yatırım fonlarına (ETF) girişler büyüyor ve fiziksel alımlar güçleniyor. Beklenen düşük borçlanma maliyetleri de bu ilgiyi artırıyor.
Özetle, platin fiyatlarındaki mevcut yükseliş; sıkılaşan arz, dirençli endüstriyel talep, büyük tüketici pazarlarındaki stratejik değişimler ve yatırımcı ilgisindeki artışın güçlü bir bileşiminden kaynaklanıyor. Küresel stoklar giderek tükenirken ve piyasa devam eden arz açıklarını öngörürken, platin uzun süreli bir önem kazanmaya hazırlanıyor; değerini fark edenler için cazip fırsatlar sunuyor.
VE
Orta Doğu'da Savaş Çıkarsa Petrol Fiyatları Alevlenir mi?İsrail ve ABD'nin İran'a askeri bir saldırı başlatması durumunda, petrol fiyatlarının dramatik bir şekilde yükselmesi bekleniyor. Tahminlere göre, varil başına fiyatlar 85 ila 95 dolar arasına çıkabilir ve ortalama fiyatın yaklaşık 90 dolar olması öngörülüyor. 17 Mart 2025 itibarıyla piyasa dinamiklerine dayanan bu projeksiyon, günde yaklaşık 2,5 milyon varil üretimle önemli bir petrol üreticisi olan İran'ın olası bir saldırı sonucunda arzında yaşanabilecek ciddi kesintileri yansıtıyor. Küresel petrol akışının %20'sinin geçtiği hayati bir boğaz olan Hürmüz Boğazı, İran'ın misilleme yapması halinde bir çatışma noktasına dönüşebilir. Bu durum, fiyat oynaklığını artırarak yatırımcıların ve analistlerin yakından takip etmesine neden olabilir.
Bu tahminin temelinde, jeopolitik gerilimlerin tırmanması yatıyor ve geçmişteki olaylar bu risklerin ciddiyetini ortaya koyuyor. Örneğin, 2019'da Suudi Arabistan petrol tesislerine yapılan saldırılar, günlük 5 milyon varil üretim kaybına yol açmış ve fiyatları 10 dolar artırmıştı. Bu olay, piyasanın Orta Doğu'daki istikrarsızlığa ne kadar duyarlı olduğunu açıkça gösteriyor. İran'a yönelik bir saldırı, ülkenin üretimini yarıya indirebilir veya Hürmüz Boğazı'nı tehdit edebilir. Bu da varil başına fiyatları 15 ila 37,50 dolar arasında artırabilir. Ancak küresel yedek kapasite ve talep direnci, bu artışı sınırlayabilir. Çin'in son ekonomik teşvikleri, perakende satışlarını %4 ve ham petrol işleme hacmini %2,1 artırarak talebe destek sağlarken, ABD'nin uyguladığı tarifeler ve 2025'te beklenen günlük 600.000 varillik arz fazlası, dengeleyici bir baskı oluşturuyor.
Analistler, kısa vadede fiyatlarda bir sıçrama bekliyor ve çatışmanın Hürmüz Boğazı'nın kapanmasına yol açması durumunda fiyatların varil başına 100 doları aşabileceğini öngörüyor. Enerji Bilgi İdaresi'nin (EIA) modelleri ve Eurasia Group ile Deutsche Bank'ın tahminleri de bu senaryoyu destekliyor. Ancak beklenmedik bir ayrıntı ortaya çıkıyor: 2011 Libya iç savaşı ve 2019 Suudi Arabistan olayı gibi geçmiş veriler, kesintilerin geçici olması halinde fiyatların birkaç ay içinde istikrara kavuşabileceğini ve uzun vadeli etkilerin hafifleyebileceğini gösteriyor. Arz şokları ve piyasa ayarlamaları arasındaki bu hassas denge, petrol piyasasını kritik bir kavşağa getiriyor ve jeopolitik gelişmelerin ve bunların ekonomik yansımalarının yakından izlenmesini zorunlu kılıyor.
Sonuç olarak, İran'a olası bir saldırı, petrol fiyatları için yüksek riskli bir senaryo oluşturarak fiyatları büyük olasılıkla 85-95 dolar aralığına ve ortalama 90 dolar seviyesine taşıyacaktır. Kısa vadeli dalgalanmalar fiyatları üst sınırlara zorlayabilir, ancak piyasanın uyum yeteneği, yedek kapasite ve talep eğilimlerinin desteğiyle zamanla dengenin yeniden sağlanabileceğini gösteriyor. Yatırımcılar dikkatli olmalı, çünkü sonuç, çatışmanın kapsamına ve süresine bağlı olarak küresel enerji piyasaları için kritik bir anı temsil ediyor.