İnovasyon, üretim sorunları içinde hayatta kalabilir mi?Regeneron Pharmaceuticals, modern biyoteknolojinin paradoksunu yansıtarak büyüleyici bir kavşakta duruyor: olağanüstü bilimsel başarılar, operasyonel kırılganlıkların gölgesinde. Şirket, tek bir "blockbuster" ilaca bağımlı bir işletmeden, iki ana motorla yönlendirilen çeşitlendirilmiş bir biyofarmasötik güce başarıyla dönüştü. Dupixent, %22 büyüme ile 2025’in ikinci çeyreğinde 4,34 milyar dolara ulaştı. Bu arada, eski Eylea’dan üstün Eylea HD’ye stratejik geçiş, gelirlerdeki düşüşe rağmen ileriye dönük piyasa konumlandırmasını gösteriyor.
Şirketin inovasyon motoru, agresif Ar-Ge stratejisini destekliyor; gelirin %36,1’i — sektör ortalamasının yaklaşık iki katı — keşif ve geliştirmelere yatırılıyor. Bu yaklaşım somut sonuçlar verdi: FDA’nın Lynozyfic’e onayı, Regeneron’un kanser tedavisindeki ilk atılımı oldu ve multipl miyelomda %70 yanıt oranı sağladı. Tescilli VelociSuite platformu, özellikle VelocImmune ve Veloci-Bi, rakiplerin kopyalaması zor bir rekabet avantajı yaratıyor. Bu platform, tam insan antikorları ve farklı bispesifik tedaviler geliştirmeye olanak tanıyor.
Ancak Regeneron’un bilimsel zaferleri, üçüncü taraf üreticilere bağımlılık nedeniyle giderek tehdit altında. FDA’nın odronextamab’ı ikinci kez reddetmesi, güçlü Avrupa onayı ve ikna edici klinik verilere rağmen, bilimsel yetersizliklerden değil, dış bir tesisteki üretim sorunlarından kaynaklanıyor. Aynı engel, Eylea HD’nin kritik geliştirmelerini geciktirdi ve rakiplerin geçiş döneminde pazar payı kazanmasına olanak tanıyabilir.
Daha geniş stratejik tablo, üretim sorunlarının ötesinde fırsatlar ve riskler sunuyor. Amgen ve Samsung Bioepis’e karşı fikri mülkiyet davalarındaki zaferler etkili yasal savunmayı gösterse de, önerilen %200 ilaç tarifeleri ve Cencora siber saldırısı gibi 27 ilaç şirketini etkileyen güvenlik ihlalleri, ciddi sistemik kırılganlıkları ortaya koyuyor. Regeneron’un temel güçlü yönleri — teknolojik platformları, onkolojiden nadir hastalıklara uzanan ürün hattı ve çığır açıcı tedavileri ticarileştirme yeteneği — uzun vadeli başarıyı destekliyor, yeter ki şirket bilimsel başarılarını raydan çıkarabilecek operasyonel bağımlılıkları çözebilsin.
Oncology
ImmunityBio: Yeni Bir Çağın Öncüsü mü?ImmunityBio, Inc., önde gelen immünoterapi ürünü ANKTIVA® (nogapendekin alfa inbakicept-pmln) ile elde ettiği başarılar ve artan potansiyeli sayesinde biyoteknoloji sektöründe hızla yükselen bir güç haline geliyor. Şirket, ANKTIVA’nın BCG ile kombinasyon halinde, BCG’ye yanıt vermeyen non-invaziv mesane kanseri (NMIBC) ve in situ karsinom tedavisi için FDA onayı almasıyla önemli bir dönüm noktasına ulaştı. Bu onay, kritik bir tıbbi ihtiyaca çözüm sunuyor ve IL-15 agonisti olarak sınıfının ilki olan ANKTIVA’nın bağışıklık hücrelerini etkinleştirerek uzun süreli yanıtlar üretme mekanizmasından yararlanıyor. Bu başarının ardından ImmunityBio, küresel pazarlara erişim hedefiyle Avrupa İlaç Ajansı (EMA) ve Birleşik Krallık İlaç ve Sağlık Ürünleri Düzenleme Kurumu’na (MHRA) başvuruda bulunarak 2026 yılına kadar Avrupa ve Birleşik Krallık’ta onay alma yolunda ilerliyor.
Regülasyonların ötesinde, ImmunityBio hasta bakımındaki zorluklara proaktif bir yaklaşımla çözüm üretiyor; özellikle ABD’deki TICE® BCG kıtlığına yanıt olarak harekete geçti. FDA tarafından onaylanan Genişletilmiş Erişim Programı kapsamında şirket, rekombinant BCG (rBCG) tedarik ederek hayati bir alternatif sunuyor ve özellikle sağlık hizmetlerine erişimin sınırlı olduğu bölgelerde tedaviye erişimi artırıyor. Bu girişim, hastaları desteklemenin yanı sıra ImmunityBio’nun terapileri için yeni bir pazar kanalı oluşturuyor. Ticari açıdan, ANKTIVA’nın ABD lansmanı, faturalandırmayı kolaylaştıran ve sigorta kapsamını genişleten J-kodu ile ivme kazanıyor; bu sayede 240 milyondan fazla kişiye ulaşılıyor.
ImmunityBio’nun stratejik vizyonu, diğer önemli kanser türlerini de kapsıyor. Şirket, ANKTIVA’nın küçük hücre dışı akciğer kanserindeki (NSCLC) potansiyelini, BeiGene ile yürütülen onaylayıcı Faz 3 çalışmasıyla araştırıyor. Bu iş birliği, daha önce tedavi görmüş ve ilerleme kaydetmiş hastalarda ANKTIVA’nın bağışıklık kontrol noktası inhibitörlerinin etkisini yeniden sağlayabildiğini ve genel sağkalımı uzattığını gösteren olumlu Faz 2 verilerine dayanıyor. Bu, ANKTIVA’nın daha geniş bir temel sitokin tedavisi olarak, lenfopeniyi düzelterek bağışıklık fonksiyonunu yeniden kazandırma potansiyelini ortaya koyuyor. ImmunityBio’nun son dönemdeki mali performansı da bu klinik ve ticari başarıyı yansıtıyor; ANKTIVA satışlarındaki artış ve yatırımcı güveniyle birlikte gelirlerde önemli bir yükseliş gözlemleniyor.

