Ne yazıktır ki ülkemizde istikrarlı bir para politikası oturtulamıyor.
Bunun elbette sebebi yönetim.
Naci Ağbal'ın son yapmış olduğu politika faiz arttırımı Mart ayında gelecek olan %17'lik enflasyona bir önlem olarak, bir kaç kez arttırmak yerine 1 kere arttırıp beklemek ve daha sonra düşürmek üzere kurgulanmış bir senaryonun parçasıydı.
Böylelkile yakında tüm dünyada başlayacak olan bir varlık erimesi karşısında USD'ye gelecek olan aşırı talepten kaynaklanan kur çalkalanmalarına karşı bir önlem idi.
Gelecek her hangi bir Ekonomi Yöneticisi, Merkez Bankacısı bundan başka bir şey yapamaz idi.
Sonuçta enflasyon %20'lerin üstüne çıkmış bile.
Parayı bu çalkalanmalarda içerde tutmak için kısa vadeli düşünülmüş bir yüksek faiz.
Yılın ikinci yarısından itibaren, yani Haziran itibari ile faizler kademeli olarak düşürülmeye başlayacak idi..
Bu arada hükümetin reformaları hızlandırarak dış kaynaklı kalıcı sermayeyi Türkiye'ye çekebilmenin önünü açacak idi.
Ancak hükümet reformaların bir şov olduğunu gerçek anlamda ne hukuk alanında ne de ekonomi alanında devrim niteliğinde bir reformun gelemeceğini bu yapmış olduğu son hareketle kanıtlamış oldu.
Yeniden Damadı, Ekonomi'den sorumlu C. Başkan Yardımcısı olarak görürsek hiç şaşırmayın.
Yazık oldu kazanılmış onca güvene.
Yakın zamanda endeksimiz 1000'lerin altını görür ve USDTRY 10 TL'nin üstüne çıkar, hem yüksek faiz, hem yüksek enflasyon ve hem de erimiş varlık değerleri ile kendimizi yeniden baş başa buluruz.
USD deki son atak 7,50 üstündeki trende geri dönüş çabaları bu faiz artışı ile kırılarak 200 Barlık ortalamaların altında kalınmaya devam edildi.
Bu USD kurunu ilk hedefte 6.80 daha sonraki hedefte 6.50'nin altına çekecek ve TL nin güçlenmesine yardımcı olacak idi ve faiz indirimleri başlayacak idi.
Reformlar kurdaki kalıcılığı arttıracak idi.
Türkiye tarihi bir fırsatı Popülist Politikalara yem etti ve çöpe attı.
2023'de 15-20 TL aralığında bir kur bekleyin, çünkü çıpasız bir ekonomi yönetimi durumundayız.
Sözylenenler ile uygulananlar koşut değil.
Bunun elbette sebebi yönetim.
Naci Ağbal'ın son yapmış olduğu politika faiz arttırımı Mart ayında gelecek olan %17'lik enflasyona bir önlem olarak, bir kaç kez arttırmak yerine 1 kere arttırıp beklemek ve daha sonra düşürmek üzere kurgulanmış bir senaryonun parçasıydı.
Böylelkile yakında tüm dünyada başlayacak olan bir varlık erimesi karşısında USD'ye gelecek olan aşırı talepten kaynaklanan kur çalkalanmalarına karşı bir önlem idi.
Gelecek her hangi bir Ekonomi Yöneticisi, Merkez Bankacısı bundan başka bir şey yapamaz idi.
Sonuçta enflasyon %20'lerin üstüne çıkmış bile.
Parayı bu çalkalanmalarda içerde tutmak için kısa vadeli düşünülmüş bir yüksek faiz.
Yılın ikinci yarısından itibaren, yani Haziran itibari ile faizler kademeli olarak düşürülmeye başlayacak idi..
Bu arada hükümetin reformaları hızlandırarak dış kaynaklı kalıcı sermayeyi Türkiye'ye çekebilmenin önünü açacak idi.
Ancak hükümet reformaların bir şov olduğunu gerçek anlamda ne hukuk alanında ne de ekonomi alanında devrim niteliğinde bir reformun gelemeceğini bu yapmış olduğu son hareketle kanıtlamış oldu.
Yeniden Damadı, Ekonomi'den sorumlu C. Başkan Yardımcısı olarak görürsek hiç şaşırmayın.
Yazık oldu kazanılmış onca güvene.
Yakın zamanda endeksimiz 1000'lerin altını görür ve USDTRY 10 TL'nin üstüne çıkar, hem yüksek faiz, hem yüksek enflasyon ve hem de erimiş varlık değerleri ile kendimizi yeniden baş başa buluruz.
USD deki son atak 7,50 üstündeki trende geri dönüş çabaları bu faiz artışı ile kırılarak 200 Barlık ortalamaların altında kalınmaya devam edildi.
Bu USD kurunu ilk hedefte 6.80 daha sonraki hedefte 6.50'nin altına çekecek ve TL nin güçlenmesine yardımcı olacak idi ve faiz indirimleri başlayacak idi.
Reformlar kurdaki kalıcılığı arttıracak idi.
Türkiye tarihi bir fırsatı Popülist Politikalara yem etti ve çöpe attı.
2023'de 15-20 TL aralığında bir kur bekleyin, çünkü çıpasız bir ekonomi yönetimi durumundayız.
Sözylenenler ile uygulananlar koşut değil.