Döviz talebi olan herkesin ilk sorduğu soru: “Ne zaman sıçrar?” Bu sorunun cevabı aslında sadece merkez bankasının kararlarında değil, piyasadaki stok miktarında, tüketici davranışında ve takvimin ta kendisinde gizli.
Kur Geçişkenliği
Kur geçişkenliği, yani dövizdeki artışın fiyatlara yansıma süresi, Türkiye’de genellikle ortalama 1-2 ay. Yani bugün kur arttıysa, bu artışın gerçek etkisi market raflarına, kiralara, fiyat etiketlerine yaklaşık 1-2 ay sonra yansır. İşte bu gecikme, hükümetin veya merkez bankasının zamanlama açısından en büyük oyun alanı.
Eğer işletmelerin elinde fazla stok varsa, dövizle yeni mal alımı ertelenir ve kur geçişkenliği yavaşlar. Ama stoklar azsa, yeni ürün hemen dövizle alındığı için fiyatlara sıçrama daha hızlı olur. Özellikle dövizle çalışan sektörlerde bu etki daha net hissedilir.
En Az Zarar Veren Dönemler
İşte tam da bu yüzden, kur artışı için “en az zarar veren” dönemleri konuşmak gerekiyor. Okulların açıldığı Eylül başı gibi aile bütçesini zorlayan bir dönemde yapılacak kur artışı, zaten yüklü harcamaların üstüne biner. Aralık gibi yıl sonu da tehlikelidir çünkü zam beklentisiyle birleşip enflasyonu körükler. Oysa Eylül ortası ile Ekim başı arası, birçok açıdan daha nötr bir dönemdir. Talep hafif yavaşlamıştır, okul harcamaları bitmiştir ama yıl sonu zamları henüz gündemde değildir. Eğer iki ay içinde fiyatlara geçecekse bu artış, etkisini yıl sonu yerine Ocak-Şubat gibi göstermeye başlar.
Merkez Bankası ve Kurun Gevşemesi
Merkez bankası ipi ne zaman gevşetir bilinmez ama gevşettiğinde bunun etkisi 1-2 ay sonra sarkacağı için, o kararın alındığı gün değil, o kararın etkisinin görüleceği takvim Merkez Bankası için önemlidir.
Yatırım Tavsiyesi Değildir.
Kur Geçişkenliği
Kur geçişkenliği, yani dövizdeki artışın fiyatlara yansıma süresi, Türkiye’de genellikle ortalama 1-2 ay. Yani bugün kur arttıysa, bu artışın gerçek etkisi market raflarına, kiralara, fiyat etiketlerine yaklaşık 1-2 ay sonra yansır. İşte bu gecikme, hükümetin veya merkez bankasının zamanlama açısından en büyük oyun alanı.
Eğer işletmelerin elinde fazla stok varsa, dövizle yeni mal alımı ertelenir ve kur geçişkenliği yavaşlar. Ama stoklar azsa, yeni ürün hemen dövizle alındığı için fiyatlara sıçrama daha hızlı olur. Özellikle dövizle çalışan sektörlerde bu etki daha net hissedilir.
En Az Zarar Veren Dönemler
İşte tam da bu yüzden, kur artışı için “en az zarar veren” dönemleri konuşmak gerekiyor. Okulların açıldığı Eylül başı gibi aile bütçesini zorlayan bir dönemde yapılacak kur artışı, zaten yüklü harcamaların üstüne biner. Aralık gibi yıl sonu da tehlikelidir çünkü zam beklentisiyle birleşip enflasyonu körükler. Oysa Eylül ortası ile Ekim başı arası, birçok açıdan daha nötr bir dönemdir. Talep hafif yavaşlamıştır, okul harcamaları bitmiştir ama yıl sonu zamları henüz gündemde değildir. Eğer iki ay içinde fiyatlara geçecekse bu artış, etkisini yıl sonu yerine Ocak-Şubat gibi göstermeye başlar.
Merkez Bankası ve Kurun Gevşemesi
Merkez bankası ipi ne zaman gevşetir bilinmez ama gevşettiğinde bunun etkisi 1-2 ay sonra sarkacağı için, o kararın alındığı gün değil, o kararın etkisinin görüleceği takvim Merkez Bankası için önemlidir.
Yatırım Tavsiyesi Değildir.
Feragatname
Bilgiler ve yayınlar, TradingView tarafından sağlanan veya onaylanan finansal, yatırım, işlem veya diğer türden tavsiye veya tavsiyeler anlamına gelmez ve teşkil etmez. Kullanım Şartları'nda daha fazlasını okuyun.
Feragatname
Bilgiler ve yayınlar, TradingView tarafından sağlanan veya onaylanan finansal, yatırım, işlem veya diğer türden tavsiye veya tavsiyeler anlamına gelmez ve teşkil etmez. Kullanım Şartları'nda daha fazlasını okuyun.